بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

لَّا يُصَدَّعُونَ عَنۡهَا وَلَا يُنزِفُونَ ١٩

Bu içki ne başlarını ağrıtır, ne de sarhoş eder.

– Seyyid Kutub

وَفَٰكِهَةٖ مِّمَّا يَتَخَيَّرُونَ ٢٠

Hoşlarına giden meyvalarla,

– Seyyid Kutub

وَلَحۡمِ طَيۡرٖ مِّمَّا يَشۡتَهُونَ ٢١

İştahla yiyecekleri kuş etleri ile,

– Seyyid Kutub

وَحُورٌ عِينٞ ٢٢

Onlara iri gözlü huriler sunulur,

– Seyyid Kutub

كَأَمۡثَٰلِ ٱللُّؤۡلُوِٕ ٱلۡمَكۡنُونِ ٢٣

Tıpkı sedefteki inciler gibi.

– Seyyid Kutub

جَزَآءَۢ بِمَا كَانُواْ يَعۡمَلُونَ ٢٤

Yaptıkları iyiliklerin karşılığı olarak,

– Seyyid Kutub

لَا يَسۡمَعُونَ فِيهَا لَغۡوٗا وَلَا تَأۡثِيمًا ٢٥

Orada ne boş ve ne günah içerikli bir söz işitirler.

– Seyyid Kutub

إِلَّا قِيلٗا سَلَٰمٗا سَلَٰمٗا ٢٦

İşittikleri tek söz «selâm, selâm» dır.

– Seyyid Kutub

وَأَصۡحَٰبُ ٱلۡيَمِينِ مَآ أَصۡحَٰبُ ٱلۡيَمِينِ ٢٧

Defterleri sağdan verilenler. Ne mutlu onlara!

– Seyyid Kutub

فِي سِدۡرٖ مَّخۡضُودٖ ٢٨

Onlar dikensiz sedir ağaçları,

– Seyyid Kutub

وَطَلۡحٖ مَّنضُودٖ ٢٩

Meyva yüklü muz ağaçları arasında,

– Seyyid Kutub

AYARLAR
Okuyucu